İngilizcede make ve do, her ikisi de “yapmak” anlamına gelse de kullanım alanları farklıdır ve bu durum genellikle dil öğrenenler için kafa karıştırıcıdır. Doğru kullanımları öğrenmek, hem daha doğal bir İngilizce konuşmanızı sağlar hem de iletişiminizi güçlendirir. Make, genellikle bir şey yaratmak veya üretmekle ilgiliyken, do daha çok bir görevi yerine getirmek veya bir aktiviteyi gerçekleştirmek için kullanılır.
Make: Üretim ve Yaratma
Make, bir şeyin ortaya çıkarılmasını, yaratılmasını veya üretilmesini ifade eder. Genellikle somut sonuçlar doğuran eylemlerle ilişkilidir. Aynı zamanda bir kişiyi bir duruma yönlendirmek veya bir karar vermek anlamında da kullanılabilir.
Kullanım Örnekleri:
Bir şey yaratma veya üretme: make a cake (kek yapmak), make a table (masa yapmak)
Kararlar ve planlar: make a decision (karar vermek), make a plan (plan yapmak)
Duygu ve durumlar: make someone happy (birini mutlu etmek), make a mistake (bir hata yapmak)
Do: Görevler ve Aktiviteler
Do, genellikle bir görevin veya işin yapılmasını ifade eder. Somut bir şey üretmek yerine bir eylemi veya süreci belirtir. Kendi başına genel bir aktiviteyi ifade ederken, sıklıkla sorumluluklar veya alışkanlıklarla da bağlantılıdır.
Kullanım Örnekleri:
Görevler ve işler: do homework (ödev yapmak), do the dishes (bulaşıkları yıkamak)
Genel aktiviteler: do your best (elinden gelenin en iyisini yapmak), do exercise (egzersiz yapmak)
İsim belirtilmeyen genel işler: do something (bir şey yapmak), do nothing (hiçbir şey yapmamak)
Make ve Do: Örneklerle Karşılaştırma
She made a cake for the party.
O parti için bir kek yaptı.
(Make: Somut bir ürün yaratıldı.)
He is doing his homework now.
O şimdi ödevini yapıyor.
(Do: Bir görev yerine getiriliyor.)
We need to make a decision quickly.
Hızlıca bir karar vermeliyiz.
(Make: Bir karar alınması gerekiyor.)
I need to do some shopping this afternoon.
Bugün öğleden sonra biraz alışveriş yapmam gerekiyor.
(Do: Genel bir aktivite yapılıyor.)
This movie made me cry.
Bu film beni ağlattı.
(Make: Bir durumu tetikledi.)
She is doing her best to solve the problem.
O, problemi çözmek için elinden gelenin en iyisini yapıyor.
(Do: Bir çaba gösteriliyor.)
He made a promise to help his friend.
Arkadaşına yardım edeceğine dair bir söz verdi.
(Make: Bir söz verildi.)
I always do the laundry on Saturdays.
Ben çamaşırları hep Cumartesi günleri yıkarım.
(Do: Bir görev, sorumluluk.)
They made a lot of money from that business.
O işten çok para kazandılar.
(Make: Maddi bir kazanç sağlandı.)
She is doing some research for her project.
O, projesi için biraz araştırma yapıyor.
(Do: Bir süreç, akademik bir çalışma.)
Egzersiz 1: Make mi Do mu?
Aşağıdaki boşluklara make veya do kelimelerinden uygun olanı yerleştirin.
Can you ___ a cake for my birthday?
He always ___ his homework after dinner.
Let’s ___ a plan for the weekend.
She ___ her best to win the competition.
They ___ a big mistake in the report.
I need to ___ some shopping tomorrow.
This situation will ___ her very happy.
We should ___ an effort to arrive on time.
Could you ___ the dishes after lunch?
He ___ a phone call to his boss.
Cevap Anahtarı
make
does
make
does
made
do
make
make
do
made
Egzersiz 2: Make mi Do mu?
Aşağıdaki cümlelerde boşlukları make veya do kelimelerinden uygun olanı kullanarak tamamlayın.
I need to ___ an appointment with the doctor.
She always ___ the beds before leaving the house.
Can you ___ a suggestion for dinner?
He ___ a great job organizing the event.
We must ___ a choice between these two options.
They ___ some improvements to the building last year.
She ___ a terrible mistake during the interview.
I have to ___ some cleaning before the guests arrive.
The kids ___ a lot of noise while playing in the yard.
Let’s ___ an effort to finish this project today.
Cevap Anahtarı
make
does
make
did
make
made
made
do
made
make
